İz - Rêç (2011)


Kitap : Cennetin Kayıp Toprakları
Yazar : Yavuz Ekinci
Yayınevi : Doğan Kitap
Basım Tarihi : 2012
Sayfa Sayısı : 348
Boyutları : 14x20cm
.
Kitap link : http://www.idefix.com/
.
Konu : 
Yaşadıkları coğrafyanın acılarına hapsolmuşların, aile olmanın ölümcüllüğünü taşıyanların ve cennetin gelmesini yüzyıllarca bekleyenlerin hikâyesi...

"Yara! Ben derisi yüzülmüş bir yarayım. Seksen yıldır yüreğimde açılan bu yara bugüne kadar ne iyileşti ne de kabuk bağlayabildi. Bu yara öyle bir yara ki, kabuk bağlayıp iyileşeceğine, her geçen gün biraz daha derinleşip büyüdü. Yara büyüdükçe ben küçüldüm, ben küçüldükçe de yaram büyüdü. Öyle ki upuzun ömrümün sonunda ben bu yaradan ibaret kaldım. Yara! Kapkara bir yara! Bugüne kadar hiç kimseye bu yaramdan bahsedip anlatmadım. O uğursuz geceden beri yaram hep içe doğru derinleşip kanadı. Ama artık ne bu içe doğru kanayan yarayı saklayacak dermanım kaldı ne de onunla mezara gidecek takatim."

Yavuz Ekinci, ikinci romanında, tarihimizin ve coğrafyamızın güneydoğusundan, yüz yıla yayılan hayatlar anlatıyor: Yerinden yurdundan edilmiş, dilinden, dininden, kimliğinden, insanı insan eden her şeyden yoksun bırakılmış Almast'ların ve onların aynı yazgıyı bu kez başka bir "bilinmeyen dil"de okumak zorunda bırakılmış oğullarının ve torunlarının öyküsünü... Cennetin kayıp topraklarını...(Tanıtım Bülteninden)

Kitap, Üzüm, Nar ve İncir isimleriyle üç bölüme ayrılmış. Üzüm, Nar ve İncir.  Bu üç meyve aynı zamanda cennet meyvesidirler. Ve Kur’an da adları geçer. Onları seçmemin nedeni onlara yüklenen anlam ve algıdır. Üzüm salkım halindedir. Mutluğu ve birlikteliği simgeler. Birbirine benzerler. O yüzden birinci bölümü o salkımdaki bir üzüm tanesi olan Rüstem’e anlattırdım. İkinci bölüm Nar. Nar Ermenilerde kutsal sayılan bir meyvedir. Kırıldığında birbirine sarılı nar taneleri her tarafa dağılır. Sürgünü en güzel yere çekilip etrafa dağılan nar taneleri anlatabilir. 1915 katliamında Ermeniler yere çakılan bir nar gibi her tarafa dağıldı. Bu yüzden bu bölümü o katliamda sağ kurtulan Almast’a anlattırdım.

Üçüncü bölüm İncir. İncir saklamayı ve gizlemeyi temsil eder. Çünkü Adem ve Havva cennetteki yasak meyveyi yediklerinde karşılarında tanrı belirir. Adem ve Havva çıplaklıklarını incir yaprağıyla örterler. Bu yüzden bu bölümü birinin ağzından anlatmak yerine resmettim. Mirza ve Rüstem annelerini gömmek için yola çıkarken aslında her tarafın bir mezarlığa dönüştüğünün farkında değiller. Oysa görmek istemediğimiz için üstünü sessizlikle örttüğümüz o coğrafya birer mezarlığa dönüştü. (Röportaj – http://www.okuryazar.tv/)
.

Film : İz - Rêç (2011)
.
Yönetmen : Tayfur Aydın
Senaryo : Tayfur Aydın
.
Oyuncular : Necmettin Çobanoğlu – Mirza, Bilal Bulut – Hevi, Serdar Orçin – Bekir, Tarçın Çelebi – Buse, Melahat Bayram, Ozan Diyar, Hevidar Bakır, Nuray Durmuş, Nurten Demirbaş, Şengül Özdemir
.
Konu :
Şeristan 80 yaşındadır. İstanbul'daki gecekondulardan birinde; oğlu Mirza, torunları Hevi, Leyla ve Meryem ile birlikte sıradan bir yaşam sürdürmektedir. Bir sabah kötü bir düşten uyanan Şeristan'ın sıradan yaşamı, sıra dışı bir yolculuğu doğuracak şekilde sona erer. Oğlu Mirza ve torunu Hevi ile birlikte 20 yıl önce göçe zorlandıkları için terk ettikleri Batman'a doğru yola çıkarlar.

Şeristan'ın yıllar boyunca bir sır olarak sürdürdüğü hayatına dair bütün gerçekler bu yolculuk sürecinde ortaya çıkar. Mirza için en büyük yük annesine verdiği sözü yerine getirmektir. Hevi ise bu yolculuğu başından beri istemediği ve İstanbul'dan yanına kötü anılar alarak yola çıktığı için babası Mirza ile sürekli çatışır.

Yolculuğun sonunda Mirza annesine verdiği sözü yerine getirebilecek midir? Tüm toplumsal önyargılara, olumsuz doğa koşullarına ve oğluyla arasındaki düşünce çatışmalarına rağmen omuzlarındaki yükü sonuna kadar taşıyabilecek midir? Gelenekler, inançlar, tabular mı; yoksa her şeye rağmen bir anne olan Şeristan mı; hangisinin isteği yerine getirilecektir?
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder